TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

Parağrafta Anlatım Türleri

Türkçedeki Başlıca Anlatım Türleri

1. Öyküleyici Anlatım

2. Betimleyici Anlatım

3. Öğretici Anlatım(Açıklayıcı Anlatım)

4. Tartışmacı Anlatım

5. Coşku Ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatım

6. Destansı(Epik)Anlatım

7. Emredici Anlatım

8. Kanıtlayıcı Anlatım

9. Düşsel (Fantastik) Anlatım

10. Gelecekten Söz Eden Anlatım

11. Sözleşmeye Bağlı Anlatım

12. Mizahî Anlatım

Öyküleyici Anlatım

    Bu anlatımda amaç; olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak, anlat­mak istenileni bir olay içerisinde okuyucuyu yaşatmaktır.

    Öyküleyici anlatımda olaylar oluş sırasına uygun olarak verilir. Öyküleme, tasarlanan ya da yaşanan bir olayın anlatılmasıdır. Roman, hikâye ve masallar vb. anlatımı Öyküleyici anlatım biçimindedir.
   

Not: Öyküleyici anlatıma kamera (video) çekimi de diyebiliriz. Yani anlatılırken olaylar devam etmektedir.

 

Özellikleri:

1.Olay, kişi, mekân ve zaman ortak öğeleridir.
2.Olaylar birinci kişi ağzından anlatılabilir
3.Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir.
4.Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.
5.Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
6.Öyküleyici anlatımda bir olayın olması gerekir.
7.Yaşanmış olaylar ya da kurgulanmış olaylarla yapılır.

 

Örnek:

Kartaca-Roma Savaşı'nın sonunda Roma ordusu galip gelir. Roma komutanı büyük bir törenle Kartaca'ya girer. Tam bu sırada bir kadın: "Komutanı görmek istiyorum!" diye bağırır. Muhafızlar onu uzaklaştırmaya çalışırken komutan: "Buraya getirin onu!" diye emir verir. Kadın komutanın yanma getirilir. Komutan kadına isteğini sorar. Kadın, orada bulunan askerlerden birini işaret ederek: "Bu askeriniz savaş sırasında çocuklarımın elindeki son mısır ekmeği dilimini ellerinden alarak yedi ve çocuklarımın ölümüne neden oldu. Bu askerin cezalandırılmasını istiyorum." der. Komutan: "Bak, der, yalan söylüyorsan ölürsün." Kadın iddiasında ısrar edince komutan kılıcını çeker, askerin karnını yarar ve kadına dönüp haklıymışsın." der.


Betimleyici Anlatım:

      Betimleme en yalın anlatımla sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların dış özelliklerini ve iç özeliklerini anlatan ve bunları zihnimizde canlandıran anlatıma denir.

Not: Bu anlatıma fotoğraf çekme de denir. Yani fotoğrafta gördüklerinizi anlatırsınız. Zaman yoktur. Zihinde canlandırma söz konusudur.

Özellikleri:
1.Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır.
2.kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere ruhsal betimleme denir.
3.Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere fiziksel betimleme denir. 
4.Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, Şiir gibi türlerde kullanılır.

 

Örnek:

İki küçük kız dar bir sokakta buluşmuşlardı. Kızlardan biri çok küçüktü, diğeri ise azıcık ondan büyükçe. Anneleri her ikisine de yeni elbiseler giydirmişti. Küçük olan mavi bir elbise giyiyordu, öbürü ise sarı basmadan bir elbise. Her ikisinin de başında kırmızı eşarp vardı.
Yazar bu parçada nesnel bir tutumla gözlemlerinden yararlanarak fiziksel betimleme yapmıştır. 

 Açıklayıcı Anlatım:

     Açıklayıcı anlatımda dilin göndergesel işlevi ile kullanılır. Kelimeler gerçek anlamlarında kullanılır, ifadelerin kesin ve açık olması çok önemlidir.

      Not: Açıklayıcı metinler bilgi veren metinlerdir. Yani ders kitapları, Ansiklopedi vs.

Özellikleri:
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına pek yer verilmez.
3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir. 
4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
6.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
7.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir. 
8.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır.
9.Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler gibi bölümleri vardır.

Örnek:

Divan edebiyatı. Arap ve Fars edebiyatının Türk edebiyatındaki uzantısıdır. Hem içerik hem de biçim yönünden tam bir taklittir Divan edebiyatı. İşlenen konulara doğru düzgün bir konu eklenmemiştir. Biçim için de geçerlidir bu. Divan şairi, bu açmazdan kurtulmak için söz oyunlarına başvurmuştur. Bu nedenle Divan edebiyatı bir marifet gösterme edebiyatıdır.

 

Tartışmacı Anlatım:

   Okuyucuyu veya dinleyiciyi istenilen(kendi isteği doğrultusunda) davranış ve düşünce biçimine yönelt­mek amacıyla başvurulan bir anlatım biçimidir. Bu anlatım biçimiyle okuyucunun sahip olduğu düşün­cenin değiştirilmesi amaçlanır. Amaç düşünce ve konularda değişiklik yapmaktır.

 

Özellikleri:
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
3.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
4.Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
5.Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
6.İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir. 
7.Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi türlerde kullanılır.
8.Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.
9.Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir. 

 

Örnek:

ayır, kültür bir birikim ve sentezdir. Kim görmüş tümüyle özgün ve bir dönemde yaratılmış kültürü? Bir ulusun ya da bir toplumun kültüründe onlarca toplumun ve binlerce yılın katkısı vardır.


Coşku Ve Heyecana Bağlı (Lirik) Anlatım

     Bu tür anlatımlarda heyecan, mutluluk veya mutsuzluk ifade eden; dinî duyarlılık, derin düşünce, yü­celtme gibi hâlleri dile getiren söz öbeklerinin kullanıldığı görülür.

Not:1- Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması; betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi; lirik anlatımda ise duyguların ifade edilmesi esastır.

        2-Öyküleyici anlatımlarda olay ve olaycıklar anlatılır. Coşku ve heyecana bağlı anlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.

 Özellikler:

1. Lirik anlatımda dil “heyecana bağlı işlev ”de kullanılır.

2. Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiir, roman, hikâye, tiyatro türlerinde kullanılır.

3. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.

4. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda devrik cümlelere ve sanatlı iadelere sıkça başvurulur.

Örnek:

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerin uzağı gördüğü kadar genç

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün 
Karşındakinin gördüğüdür rengin

Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün

 

      Destansı Anlatım:

    Destansı anlatımda tarihî olay ve kişiler olağanüstü bir şekilde anlatılır.

 

ÖZELLİKLERİ:

 

1. Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır. Tanrılar, devler, periler, cinler, cüceler yer alır.

2. Kahramanlar olağanüstü özelliklere ve güçlere sahiptir. Tek başına bir orduyu yenebilir. Bir yumrukla taşları parçalar. Demiri tek eliyle büker... Dev gibidir. Kolları çelik gibidir...

2. Destan türünün yiğitçe havası vardır.

3. Destansı anlatımda hareket bildiren sözcükler yani fiiller ön plandadır.

4. Tarihi konular ve kahramanlıklar işlenir.

5. Kelimeler mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilirler.

6. Anlatımda abartıya yer verilebilir.

 

Örnek Metin:

Ergenekon Destanı

      Moğol ilinde Oğuz Han soyundan il Han’ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han Moğol ülkesine savaş açtı. İlhan’ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. ilhanın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız il Han’ınn küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ile eşi kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeğe karar verdiler.

      Yabanî koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağıda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akar sular,pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyva ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrıya şükrettiler ve burada kalmağa karar verdiler. Dağın doruğu olan bu yere dağ kemeri anlamında “Ergene” kelimesiyle “dik” anlamındaki “Kon” kelimesini birleştirerek “Ergenekon” adını verdiler. Kıyan ve Nüküz’ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki Ergenekon’a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçitin yeri unutulmuştu. Ergenekon’un çevresindeki dağlarda geçit aradılar.

      Bir demirci, dağın demir kısmı eritirlerse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar. Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İlhan’ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar.

 

Emredici Anlatım:

     Emredici anlatım okuyucuyu bir iş yapmaya, bir eylemde bulunmaya, bir davranışı gerçekleştirme işini yaptırır. Bu anlatım türünde emir, telkin, öneri ifade eden kelime ve kelime gruplarının çok kullanıldığı görülür.

 

ÖZELLİKLERİ:

1. Dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır.

2. Emir, telkin, öneri anlamı taşıyan ifadeler yer verilir.

3. Cümlelerde fiiller hâkimdir.

4. Uyulması beklenen bir üslubu vardır.(Zorlama vardır)

 

Örnek:

I. Temel hak ve hürriyetlerin niteliği
MADDE 12- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

“Veysel der kafanı nafile yorma
Dünya fani değil çöküp oturma
Adım at ileri avara durma
Yoldaş ol refaha kavuşanlara”

 

      Kanıtlayıcı Anlatım:

Ortaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veya yargıyı okuyucuya (veya dinleyiciye) kabul ettirmek için başvurulan anlatım biçimine kanıtlama (ispat yoluyla anlatım) denir. Bu anlatım biçimi -genellikle- makale, deneme, fıkra, eleştiri gibi yazılı türlerle; konferans, açık oturum, münazara gibi sözlü kompozisyonlarda kullanılır.


ÖZELLİKLERİ:

1. İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir.

2. Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime grupları ve cümleler tekrar edilir.

3. Konuşmacı ve yazar üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur.

4. Kelimeler ve kelime grupları gerçek anlamında kullanılır.

5. Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.

 

Örnek :

Son araştırmalara göre Ahmet Haşim’in şiirlerinde kullandığı sözcük sayısı, çoğu büyük şaire göre oldukça sınırlı. Toplam 1446 sözcükle şiir yazmış “Merdiven” şairi. Mehmet Fuat hatırlatıyor: Firdevsi 8300 sözcükle. Fuzuli -yalnız gazellerinde- 4000 sözcükle, Orhan Veli ise 3945 sözcükle yazmıştır. Çok küçük sözlüğüyle Ahmet Haşim duyuşta, düşünüşte, belki, bile isteye ufkunu daraltıyor, kendi duyuşunu ısrarla vurgulamayı tercih ediyordu.


Düşsel (Fantastik) Anlatım:

    Fantastik metinler, gerçek dışı ve düşsel nitelikteki olgu ve olu­şumları anlatan metinlerdir.

 

ÖZELLİKLERİ:

1.Düşsel anlatımda konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.

2. Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.

3. Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.

4. Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.

5. Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.

6. Daha çok di’ li veya miş’li geçmiş zaman kipi kullanılır.

 

Örnek:

kitapçı düzenlediği senetleri "Birinci Kadın"a uzatır, sırıtarak alır kendisine ikram edilen suyu. Bir dikişte içtikten sonra, "Ne tatlıymış, hiç böyle su içmemiştim ben." der. Sözü biter bitmez de boncuk boncuk terlemeye başlar, titrer. Enine boyuna küçülmeye başlar büyük bir hızla. Şimdi sokak kapısının önünde, bir hamam böceğinin boyutlarına inmiştir. "İkinci Kadın" avucuna alır kitapçıyı, hızla oturma odasına seğirtir ve adamı iki kalın ansiklopedinin arasına koyar.

 

Gelecekten Söz Eden Anlatım:

  Bu tür metinler gelecekten söz eden metinlerdir. Ütopya metin­lerini de bu gruba dahil edebiliriz. Bu tür metinlerde gelecek zaman bildiren sözler ve gelecek zamanlı çekimli fiiller kullanılır.

Özellikler:

1.Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur.

2.Gelecekten söz eder.

3.Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir.

4.Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler (ÜTOPYA) anlatılır.

5.Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.

 

Örnek:

Güzel günler göreceğiz çocuklar

İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar

Güneşli günler göreceğiz

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar

Işıklı maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Motorları maviliklere süreceğiz

 

Söyleşmeye Bağlı (Diyalog) Anlatım:

   Sohbet, diyalog, mülakat adı verilen metinler söyleşme çevresinde oluşur. İç konuşma (monolog) da söyleşmeye dayanır. Günlük hayat, roman, hikâye ve tiyatrolarda karşılıklı konuşma (diyalog) ve ikiden fazla kişinin konuşmasına bağlı metinler, söyleşme anlatım türü çevresinde oluşur.

 

ÖZELLİKLERİ

1. Jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.

2. Sohbet, mülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır.

3. Karşılıklı konuşmalar, bağlama ve konuşulan kişiye göre değişebilir.

4. Vurgu ve tonlama önemlidir.

5. Roman, hikâye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monologdenir.

Örnek:

Güzel günler göreceğiz çocuklar

İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar

Güneşli günler göreceğiz

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar

Işıklı maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Motorları maviliklere süreceğiz

 

Mizahî Anlatım:


Mizahta abartma, ironi gibi ince zeka ürünü yöntemlerin yanı sıra aşağılamalar da vardır. Mizah, düşüncelerin nükte, şaka ve takılmalarla süslenip anlatıldığı bir söz veya yazı çeşididir. Bu anlatımda ses, hareket, konuşma, görünüş taklitlerinin rolü çok büyüktür.

ÖZELLİKLERİ

 

1. Ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir.

2. Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır.

3. Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir.

 

 

Örnek:

Kalabalık bir akşam yemeği sonrasında, kendisine bir konuşma yapması için ricada bulunulan büyüklerden biri, kalkıp yemekleri övmeye başlamış ve konuşmasını da uzatmış... Bir ara: "Bu güzel sofrada, eğer bir lokma daha yeseydim bu konuşmayı yapamayacaktım." deyince, Aziz Nesin seslenmiş: "Efendiye bir tabak daha verebilir miyiz?"


Yorumlar - Yorum Yaz